YALANLAR, dolanlar, merdivenden kayanlar!
“Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı..
Anlamak sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,anlamak gideni ve gelmekte olanı.”
Satırlar Nazım Hikmet’ten…
Yıl 1946..
Yer, Bursa Hapishanesi..
Aslında kıymetlimiz ne güzel tanımlamış değil mi?
Hayatın her anını..
Yaşamın tüm katmanlarını…
Ve aynen anlayabilmek gideni…
Gelmekte olanı…
Bu sanki bir anlamda..
Omurgayı dik..
Umudu diri tutmanın…
Ama önümüzde ki her şeyi daha net kavrayabilme adına yol haritası gibi.
Özneside ‘yalan’..
Gerçekten…
Yürekte..
Akılda..
Kitapta…
Satırlarda..
Sokakta yenebilirsek yalanı…
Çözümlenir çok şey..
Çünkü, hepsi insana dairler..
İnsan ilişkilerine aitler..
Sadece aitlik ve sahiplik konusunda çözemiyoruz kafamızdakileri..
‘gel’ diyorlar geliyoruz..
‘git’ diyorlar gidiyoruz.
Oysa biz, bize aitiz…
Yalanlarda diğerlerine…
Fark burada…
Ve o farkta fiyatı olmamalı…
Gerçi Nazım’ı anlayabilsek, çok şeyi çözmüş olurduk…
Ama nerdeeeeee !
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya