Fabrika ayarlarına dönmek!
Bu öyle bilgisayarınızda windows tuşuna basıp…
Geriye dönüş tarihini işaretleyip…
‘Haydi bakalım dön eski tarihe” demekle olmuyor..
Keşke böyle bir tuş olsa da..
İnsanlık geriye dönse..
Mümkün mü fabrika ayarlarına dönmek?
Öfkeler..
Egolar..
İçimizde bastırdıklarımız..
Kırgınlıklarımız..
Yenilgiler..
Zaferler…
Yıkımlar..
Varoluşlar..
Yok oluşlar..
Yahu aklınıza ne gelirse sıralarsınız..
Ucu bucağı yok ki bunun anasını satayım..
Bu ayarlara dönersek..
Gerçekten yeni bir sayfa açabilecek miyiz?
Yeniden başlayacak mı her şey?
Tekrar soruyorum..
Mümkün mü?
Aslında yaşamın her anında..
Ekonomik, sosyal, rasyonel, irrasyonel..
Ayarları değiştirirsek, değişir mi çok şey?
Geçen bir dostum dedi ki….!
“Hala eskidesin, takmış takıştırmış, gelin hamamında kınayı neresine yakacağını bilmeyenler gibisin”
Öyle durdum..
Ne alaka?
Ne hamamı, ne kınası…
‘Yok yok, öyle değil ‘ dedi…
Hani huyundur..
‘Bir an bir şey yaşar, onu dünyanın en önemli meselesi yaparsın ya’ diye ekledi…
Bırak salla gitsin..
Unut ne varsa, bilincinin altında ki o sende seninle olmayanı..
Ne yalan söyleyeyim..
Düşündüm uzun süre..
Ne demek istedi diye..
İstediğin yere çer…
Sadece özü şu..
Bir şeyi kafaya takar, onu beyine yerleştirirsek, sonrasında boku çıkıyor..
Ne yaşarsak yaşayalım..
Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz..
Bu durumda yapmamız gereken şey…
Sende ki seni, ve sende ki rolleri değiştirmek..
Yani beynimizde, ruhumuzda ki Paternalizmi ortadan kaldırmalıyız..
Güney Amerika’da İç Savaştan önce paternalizm , köleliğin meşruiyetini haklı çıkarmak için kullanılan bir kavramdı.
Kadınlar kendilerini kölelerin anası ya da kölelerin kendi başlarına sağlayamayacakları faydaları sağlayan koruyucular olarak sunarlardı.
İşte aşmamız gereken bu..
Beynimizde ki ruhumuzda ki, saplantılarla oluşan izm’leri ortadan kaldırmak..
çünkü,…
Ancak o zaman özgür oluruz…
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya