BABAM’a….
İnsan yaşadığında anlar.
Anladığında yaşar, bazen duyuları.
Kayıpları, acıları, özlemleri.
Var olmayı..
Yok olmayı…
Üst üste koyar onca fırtınayı.
Beyninde ki, ruhunda ki, kalbinde ki..
Tarifi yoktur..
Olmaz, olamaz da…
Nereye yelken açacağını..
Kime ne diyeceğini bilemez bir an.
Kendiyle yalnız kaldığında…
Yine kendine sarılır..
Tüm sözlerin..
Özlerin ötesinde…
İçine attıklarıyla uyanır yeni günün sabahına.
Elbet..
İki dudak arasında ki ‘sabır’ duasıdır artık..
İnancıdır…Yarası kanadığında pansumanıdır..
‘zaman-biraz zaman’ dediklerinde…
Yine sorarsın kendine..
Neyi azaltacaktır ki bu..
Öperken, koklarken, sarılırken o son anlara..
İşlemişken delice benliğinin tüm derinliklerine…
Dersin kendine…
“Nasıl alışırım..Zamanla ne değişir ki özlemimden, sevgimden”
ve yine bir sonra ki güne
Aynı duyularla sarılırsın sendeki sana..
Canına,babana,babama…