EŞEĞE gem vurmayın, kendisini AT sanır. !..
“Sözü yerinde söyle, demiri tavında döv,
Öveceğin adamı iyi tart da öyle öv,
Söveceğin adamın yüzüne tükür de söv,
Yüzüne tükürmezsen, onu ,iltifat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır…”
Ne güzel demiş şair Namdar Rahmi Karatay ..
Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nin Felsefe bölümünü bitiren Karatay’ın söyle anlam dolu dizeleri çok..
Yaşanan onca şeyi düşünürken bir anda bu satırları aklıma geldi.
Çünkü günümüzle, gerçeklerimizle öyle uyuşuyor ki..
Çek çekebildiğin yere. Dileyen üstüne alınsın, dilemeyen ne halt ederse etsin.
“İşini uyduranlar tilki gibi kurnazdır,
Silahı hep yalandır, zekası gayet azdır,
Yalanını tutsanız, fayda yok utanmazdır,
Yüzüne tükürseniz, onu kalafat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır..”
Neleri var değil mi öyle aramızda..
Kendini at sananın oncası..
Gerçi gem vursan ne olur vurmasan?
Çok değerli bir dostumla paylaşırız bazen. Olanı,biteni,gündemi…
Verdiği Socrates örneği beni bayağı düşündürmüştü.
Atina halkı önünde yargılanıp ölümü gönderilirken.
Şöyle seslenmiş ünlü düşünür…
“Ayrılma saati geldi, ve kendi yollarımıza gidiyoruz. Ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca Tanrı bilir…”
Ne kadar anlamlı değil mi?
Gerçekten hangisi iyi, ölmek mi, yaşamak mı?
Neye, kime, kimlere göre?
Şimdi gelde hepsinin üstüne Oğuz Atay’ın kulaklarını çınlatma.
“Hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için..
Hiç çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin;
Ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkahaların.
Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların.”
İster tutun, ister tutunma..
Hayat bu, yaşananlar bu. Özetle malzeme bu..
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya