Hayyam’dan ELMA ŞEKERİNE, ne alaka değil mi?
“Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz.
Kuklacı ‘felek’ usta, kuklalar da biz.
Oyuna çıkıyoruz birer ikişer,
Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz.”
Ne kadar doğru söylemiş Ömer Hayyam…
Herkes kafasına göre yorumlar Hayyam’ı..
O da herkesi..
Mesele salt şarap değil ki?
Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında önemli çalışmalara imza atmış..
‘Zamanın bütün bilgilerini bildiği’ söylenirmiş…
Pascal üçgeninden..
Hayyam denklemine…
Miş diyorum çünkü..
Onun bir çok dörtlüğünün özünde anlamlı yaşam döngüleri var.
Kimi işinize gelir, kimi gelmez..
Sen ki sanırsın hayat senin elinde elma şekeri..
Ya da pamuk şeker…
Ondan ötesi ha olmuş ha olmamış..
Marifet helal ile haramı karıştırmak değil mi?
Adam Paraleller teorisiyle imza atmış çok şeye.
“Niceleri geldi, neler istediler, sonunda dünyayı bırakıp gittiler. Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.” sözlerinde anlatmak istediklerini kaçımız anlarız?
Farkındayım şimdi yazı içinde ki o kırmızı renkli elma ve pamuk şekerlerine takıp ‘ne alaka’ diyorsunuz değil mi?
Benim beynimde bazen böyle çalışıyor..
Anlam ve anlamsızlıklar üzerine..
Hani plansız, öznesiz başlarsınız ya bir yerden satırlara..
Sonra kendimi o plansızlık içinde..
Uzayın farklı bir frekansında bulurum…
Sevgili dostum öyle yorumlar..
‘Yine uçtun, gittin bir yerlere’ diye..
Ona yanıtım hazır..
Gittiysem sizin için gittim.
Al elma şekerini..
Ye tadını çıkar…
Sonra harmanla Hayyamla…
Kendi sahneni..
Nasıl oyun bittiğinde aynı sandıktaysak
Satranççılar bayağı düşünsün…
Onda da senaryo belli.
Söylendiği gibi..
Taktik nanaysa..
Sonuç vahim..
Kutunun içinde tepin dur..
Şah-mat !
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya