Helal etmek hakkı ve SİRİUS kavuşanı
İnsan çok şey yaşar..
Yaşama dairlerin içinde.
Bu bazen burnunun dibinde, bazen uzağında..
Bazen dost arkadaş sandığınla…
Bazen en sevdiğile..
Elbet hayat dört dörtlük değil..
Değişkendir…
Çoğu zaman ki insan davranışları gibi.
Ötelediklerimizle, tuttuklarımızla…
Yakalayıp, sarıldıklarımızla hepsi bize ait…
Hepsinde derin sınavlar veririz.
Her davranışta..
Her ayrışmada..
Her itiş kakışta..
Bazen çeker gideriz..
Bazen içimize kapanır…
Kabuğumuzu kamplumbaşa gibi korumaya alırız..
Kırılıp incindiysek…
Yemekte önümüze fırında kuzu incik getirseler tat almayız..
Ya da ‘ hadi kaçtım’ deyip Maldiv’e bile gitsen..
Taşırsın beyninde ruhunda sendekini seninle her yere..
Peki nedir çözümü?
En kolayı sırtını dönmek…
Eeee döndünde aynayla yüzleştiğinde kendine ne diyorsun?
Neresinde hatam var, kusurum var…
Neresinde ‘ben’ benden de öte eksiklerimle bakıyorum onca şeye.
Sorunun cevabını bulabiliyorsan ne ala..
Bulamıyorsan…
Yine sendekilerle yüklenmeye devam edersin..
Gündelik yaşamda ki birikimlerine..
Oysa mesele…
Senin acın az benimki fazla..
Senin yükün az benim yüküm fazla..
Senin yaşadıkların, benim yaşadıklarım değildir ki!
Herkes kendince yaşar…
Yaptıkları, yapamadıkları, üzerinde ki baskıları..
Zorunlulukları…
Ve kendi set çeker onca şeye..
Tüm bunlardan kurtulmaya çalışırken..
O sarmalı atmaya çalışırken..
Çare olarak gördükleriyle daha derin açmazlara kilit açıyorsa işte o zaman anlar kendini..
Tabi anlama yetisi, benliği…
Kavrama algılama sürecini geliştirdiyse..
Bazen olur mesafeler..
Üüm bunları yaşarken içimizde bir sızı varsa..
Bu bizi başka türlü perçinliyor…
Kafamıza deli gibi takıyorsak..
Nedenleri niçinleri?
Özünde o özü..
Benliğimizde ki özneyi önemsediğimizdendir..
Yoksa nötrdür her şey..
Duymaz, hissetmez, duyular etkisizse zaten karşımızda ki birey, bireyler için uzaklaşmaya başlamışızdır..
Temelinde de bu var..
Sorun kendinize…
Davranışlarımız sonrasında ki tepkilerinize..
Gerçekten anlamı varsa insanların…
Acı, korku, kaybetme endişesiyle üzülürüz,.
Yoksa bir değeri dediğim gibi. sıfır duyudur…
Sonrasında kalkıp ta ‘hadi Allaha emanet ol, hakkını helal et’ dediklerimizle…
Birlikte hareket etmeninde kültürü ve ayrışımı burada başlıyor…
Tavsiyem….
Hep dediğim gibi…
Sevmek, dost olmak, merhaba demek, sanat kültürse…
Sahip çıkın…
Kültürünüzü boğmadan, o sanata sahip çıkarak elbette.
İşte asıl yan yana helalleşmek…
Yan yanayken emanet ettiklerimizin kıymeti çok önemli…
Varken yokluk çektiklerimizle…
Yürümek zorunda kaldıklarımızla, değerlerimiz arasında ki fark budur…
Her sabah yeni güne merhabayla uyanıp aydınlanmakta…
Sirius’un bu kavuşma gününde bize dersi, mesajıdır…
Ama en güzeli de hep bir aradayken…
Ya da bir yere gidip gelirken…
Samimiyetle, birbirimizi Allaha emanet edebilme kültürü..
Bu bir dilek..
Bu bir arzu..
Bu bir güvendir…
Koruma, tekrar karşılaşma ve tebessüme devamın sebebidir..
Sirius’unuz bol olsun..
Ve her gün yine yeniden, yarın yine görüşme arzu dileklerimle…
Allaha emanet olun..
Giderken değil..
Bir aradayken hakkı helal etmekse çok anlamlı..
Daha yarın var, sonrası var…
Sirius’u var, Kutup yıldızı var…
Varda var…
Yani daha yaşanacak çok şey varken..
Sarılalım, Sirius kavuşmasının kıymetini bilelim..
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya