Ruhunda da FONDOTEN varsa!
Her yolculuk öncesi keyiflenirim.
Gerçi, hazırlıklar vs derken bazen kendimi unuturum o kargaşada.
Ama bu sefer yine tatlı telaşeler içindeyiz.
Bir çok duyguyu yaşıyor insan.
Detayları sonrasında paylaşırım.
O da anlık duygu trafiğime bakar.
Moduma yani…
Bir dostuma sordum…
“Neyiz biz, kimiz, ya da ne kadar kendimiziz?”
Dedi..
“şimdi yakma benim beynimi?”
Haklı da, bak işte yoluna..
Takma..
Ne olduğunu öğrendiğinde amuda mı kalkacaksın?
Birde üstüne, aşk, özgürlük, kıl yün muhabbeti yaptın mı?..
Boğulup kalıyorsun..
Bize arta kalansa
Beden ve beyinlerden yola çıkıp acaba kendi kahranmanlarımızı mı yaratıyoruz.
Çakma mı, gerçekçi mi?
Ya da hep aynı şeyi mi söyleriz?
Aşkla dokundum, tutkuyla sarıldım.
Kıl, yün, yapağı!
Peki adına aşk dediğimiz onca şeyden sonra sonuca baktığımızda..
Yanımızda ki yoksa ve elde var yine sıfırsa..
O nokta da neye sayacağız bedensel ruhsal yitikliklerimizi?
Ya sev ya terketlerle birlikte…
Her yeni başlangıçta bu döngüde adı aşkla tanımlanan kavramda sadece kendi yarattığımızla ruhsal avuntular içinde oluruz.
Varken yokluk, yokluk içinde bazen varlık çekeriz.
Ama döner dolaşır sonra kendi yanlızlığımıza sarılırız.
Bakın bugün orgazm, masturbasyon, prezervatif demedim!
Ayıplıyorsunuz ya!
Birbirinin üzerine abanan onca insana inat..
Biraz Kafka, biraz Dostoyevski okuyun.
Hatta Frida kapak olsun…
Sen seçtiğini yada seçmediğini yaşarken…
Adı var ya da yok.
Tek yada çok tendesindir.
Bunu da bal gibi biliyorsun.
Amaaaaaaaaaaaaaaaa..
Ruhunda da fondoten varsa..
İşte o zaman tek kişilik oyunda ki son perdesindir.
Sahi biri bana özgürlük mü dedi?
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya