Ya sizin ZEYTİN ağacınız?
Hafta sonu Netflix’te başrollerinde Tuba Büyüküstün, Boncuk Yılmaz, Seda Bakan, Fırat Tanış, Murat Boz, Füsun Demirel, Serkan Altunorak ve Rıza Kocaoğlu’nun yer aldığı Zeytin Ağacı adlı diziye odaklandım.
Elbet mesele ‘rakı,balık, Ayvalık’ söyleminin çok ötesinde.
3 kadının ve devamında diğer karakterlerin yaşamları hepimizden kesitler sunuyor.
Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Dikkatinizi verin ve odaklanın.
Özellikle geçmişle barışma ya da buluşma anlarını.
Yüzleşmelerini.
Kanser hastası bir avukat, derin yaraları olan bir doktor.
Ve her şeyi laylaymış gibi görünsede deli dolu uçuk kaçık diğerinin bu günleri ve dünleri.
Bir an öyle çok şey geçti ki gözümün önünden.
Yakın bir dostuma sordum…
Ne var ki bizim ağacımızın köklerinde..
Aile diziliminde…
Mutlaka bir yerlerde tıkanıp kalıyoruz.
Düne dairlerimizle yüzleşirken…
Hesaplar, kitaplar, öyleler böyleler…
Sadece bir çoğumuz hayatından çok şeyi feda ediyor.
Ya zorunluluk.
Ya çaresizlik.
Ya bilgisizlik…
Ama bir şey çok feci işliyor bilincimize.
Bedenler ruhlar…
Hele ki ansızın tetiklenen bir benliğe sahipseniz..
O bir noktaya sıkıştırdığımız bellek sizi hep kasıyor.
Fakat şunu önemsiyorum.
Yüzleşebilmek.
Kendini kabullenmek..
Bilincinin altına yerleştirdiğin o atıkların..
Ya da artıkların seni rahatsız etmemesi için düne takılı kalmaktan çok..
Bugün paylaşım içinde olduklarınızla nerede olduğunuza bakın.
Hep söylerim..
Samimiyet ve güven en önemli ivediliktir.
Öyle hemen eline süpürgeyi alıp temizlenmiyor o bellek.
Şöyle bir bakın sadece.
Kim yanınızda kim değil?
Kim sizlerle bazı şeyleri gerçekten sizinle paylaşıyor.
Kim sadece kendine çalışıyor.
Ve ait olduklarınıza.
Sahip olduklarınıza bakın.
Zor değil.
Aynada kendinizle yüzleşin biliyorsanız..
Çözebilirsiniz.
Dizide ki ‘Zaman bey’ karakterinin zamana bırakarak akışında çözdüğü, çözebildiği konularda ki özne biziz.
Yani kendi içimize bakıp görebilirsek çözeriz. Ya da..
Gerçekten çözmek istiyor muyuz?
Çevrenizde ne kadar bunu körükleyen insan varsa..
Uzak tutun.
Beyninini, ruhunuzu, bedeninizi asla teslim etmeyin.
Şimdi diyorsunuzdur içinizden..
“teoride evet ama pratikte zor”
Mutlaka özünde ekonomik,sosyal özgürlükleriniz yoksa..
En hassas noktalardan olan aile bireylerinde ki çocuk faktörünün yansıları yoksa..
Bir çok konu çabuk çözülür.
Ya da bunun için… Çözülmüyorsa bile siz inadına kendinizi geliştirip yetiştirebiliyorsanız…
Aşarsınız…
Mutlaka gerekense yine ‘zaman’
Ve sabır…
Bakın dostlar, kendimizle barışık olmak zorundayız.
Kendimizde ki özü çözmeden sonuca ulaşmak zor.
Ahkam falan kesmiyorum.
Bire bir hatta hiç imla hatalarıma bile bakmadan aklımdan ne geçiyorsa satırlara döküyorum.
Hattaa hiç birini okuyup redakte etmeyeceğim.
İki satırda ki hafrler birbirine girmişse..
Ben kimliksiz,. özürlü, algısı veya anlatısı kötü biri olmam ki.
Ne dediğimi, ne istedğimi biliyorum.
Yok ya kesinlikle bu yazıyı ham haliyle paylaşacağım.
Bilincimizin o en hassas noktalarında kurduklarımız sadece kurgudan ibaret.
Kafamızda yarattığımız, içimizde büyüttüklerimiz.
Çözümü gerçekten basit…
Sonuca sevdiklerimizle değer verdiklerimizle ulaşmak.
İnanıyorsanız, zaten aşarsınız..
Bugün bol imlalı yazımda Zeytin Ağacı ve kökleriyle başladım.
Bir başka dizide ki rol modelle bitireceğim.
Çünkü bu yazımın özeti o karakterin mücadelesi..
Yine çocukluk hatıralarıyla ayakta duran..
Hayatta kalmak icin düşen uçaktan sonra mücadele eden bir kadın avukatın…
Sevdiklerinini aklına getirdikçe doğayla ve kişisel sorunlarıyla verdiği mücadele beni çok etkiledi.
Ruhumu tetikledi adeta..
Keep Breathing, bu dizide Netflix’te..
Her iki dizi..
Gerek senaryo..
Gerek karakterler…
Yaşamın ta içinden.
Hem derin, hem düşündüren, hem mesaj veren.
Dediğim gibi bu yazımda bir tek imlayı düzeltmiyorum.
Benim için ne düşünüyorsanız, tanrı size 2 katını versin
Çözün kafamızdakileri ve sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın
Sevgi en büyük dindir…
Unutmayın..
Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya
