e-kitap-RUH YAZILARI

ZIRRRRRRRRRRR mektubu!

Paylaşabilirsiniz...

Sabah bir çoğumuz erkenden telefon alarmlarımıza uyanırız.
Ama hemde ne uyanış.
Riske girmeme adına…
Neredeyse 2 dakika’da bir kurarız o alarmı.
Öterde öter..
Bilinçaltımızdaki tam asıl uyarı noktasına gelene kadar.
Tatlıdır o uykular.
1 dakika bile müthiş zevktir..
Mayışır, ayışırız..
Sonra hayatın bildik teranelerine odaklarınız.
Saçlar yapılır, makyajlar..
Kıyafetler giyilir, parfümler.
Erkeği kadını günlük koşuşturmacasına odaklanır..
Ve ihaleler başlar, pozitif negatif..
Doğru yada yanlış, eksik yada fazla..
Hayat ve gerçekliği gibi..
Aslında satranç oyunu gibi bir şey. Hamle sırası sana gelir, eğer hamlen yanlış ise hayat içindeki savaşçılarından birini, yani bir piyonunu kaybediyorsun.
Aldığın darbenin acısını hissederek daha kuvvetli olmak zorunda olduğunu öğrenip anında oyun stratejini değiştiriyorsun.
Bir daha ciddi bir darbe almamak üzere düşünerek hamleni yapıyorsun. İyi bir hamle ise bir adım ileriye gidip bir piyonunu alıyorsun hayatın ve gücüne güç katıyorsun. Öyle ya hayat da bir güç savaşı değil mi? Güçlü olan kazanmaz mı hep? Kalan savaşçılarınla yoluna, hayatına devam ederken yani oyunu oynarken, eğer stratejiyi iyi belirler ve hamlelerini iyi seçersen sonuca ulaşmak kolaylaşıyor.
Savaşçılarını, piyonlarını yani hayatta varlığını değerli kılan olguları kendinde tutabiliyor ya da var olan değerlerine güç katıyorsun.
Hayatı da bir soru cevap tablosu ya da zekâ oyunu olarak düşünürsek her zaman bir kaybeden bir de kazanan vardır.
Her şey gibi bir sonuca ulaşır
Piyonlardan bir kaçını kayıpsa eğer, üzülmemeli. Çünkü geride sizinle savaşacak piyonlarınız vezir, kale yada atınız var.onlar sizi varlığı pahasına koruyacak ve sizin için sizinle savaşacaktır. Hayatta akıl, ruh ve yürekten oluşan üç bilinmeyenli bir denklem yada soru cevap anahtarı gibi değil mi?

Selda Ertürk
Uluslararası Hipnoterapi Eğitmeni-Uzmanı
Almanya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir